Dans
Ses ve beden, bireylerin en önemli enstrümanlarıdır (Özevin, 2006). Dans, ilk çağdan günümüze bireylerin duygu ve düşüncelerini beden aracılığı ile ifade ettiği ritmik hareketleri içermektedir. İnanç, duygu, düşünce, deneyim, tarihsel ve kültürel birikimler ile dansın temelleri atılmıştır. İnsanlığın ilk dönemlerinde doğum ve ölüm gibi kutsal kabul edilen yaşantılar, varlığın sürdürülebilmesi için verilen mücadeleler, doğa ve doğadaki canlılar ile kurulan ilişkiler; hareket ve ritmin ahengi aracılığı ile ifade edilmiştir. Hareket ve ritmin ahengi ile ortaya çıkan dans, kendini ifade etme ve iletişim aracı haline gelmiştir.
İlk insanlar varlıklarını sürdürdükleri çevreyi ve deneyimlerini anlamlandırma çabası ile nedensellik arayışı içinde yaşamıştır. Somut bir nedene dayandıramadıkları olayları ise doğaüstü güçler ile ilişkilendirmiştir. Bu şekilde soyutlama yetenekleri gelişerek kutsal nesnelerini seçmelerine alan açılmıştır. Kutsal olarak seçilen nesneye duyulan saygının ifadesi için tapınma ve ayin gibi törenler düzenlenmiştir. Hasat zamanı, savaş, evlilik, ürün ekimi gibi sosyal ve ekonomik olayların; yağmur, fırtına, sel, deprem gibi doğa olaylarının, bereket ve güç dileme gibi ruhsal-dinsel olayların hareket ve ritim ile ifade edilmesi dansı doğurmuştur. Dans, anlama ve anlamlandırma süreçlerinde çözüm yolu olarak görülmüştür. Böylelikle ilk insanlar; fırtına, şimşek ve hayvanların davranışlarını, rüzgârın yaprakları savuruşunu, güneşin doğuşunu taklit ve yaratıcılık yetenekleriyle ifade ederek hissettikleri çaresizlik, korku ve merak duygularına temas etmiştir. Av öncesi ve av sonrasını ritüellerle süslemiştir. Yağmur dansında ellerinde ağaçlardan kopardıkları dalları tutmaları, kutsal ağaç etrafında dans etmeleri, ot ve tohumlara oldukça önem vererek ellerinde bitki demetlerini sallamaları; doğanın canlılığı için güçlerle donatılmış olduklarına dair inançlarını göstermektedir. Daha sonra Antik toplumlarla birlikte dansın sağaltıcı etkisi deneyimlenerek değer kazanmış ve büyüsel dans ortaya çıkmıştır. Büyüsel dans, bireysel yaratıcılık ve doğaçlama yeteneklerini uyandıran enerjiyi sağlamaktadır. Doğadan aldıkları ilham ile bedenleri aracılığı ile ifade ettikleri, yaşamlarında onlara güç ve güven vermiştir (Yanık, 2010). Doğa ve doğaüstü güçler ile temas kurmasında bedenini doğal bir araç olarak gören insan için dansın önemi oldukça fazladır.
Dans ve Hareket Terapisi
Dans ve hareket terapisi; bireyin bilişsel, fiziksel, duygusal ve sosyal bütünlüğünü sağlama aracı olarak dans ve terapötik ilişkinin sentezlenerek kullanılmasıdır. Marian Chace 1940 yılında geliştirdiği dans ve hareket terapisi ile, dans ve beden hareketlerinin duyguları özgürce ifade etme yöntemi olarak kullanıldığında derinlemesine bir çalışma yapıldığını göstermiştir (Bilge ve Öğce, 2008). Sözel iletişim kurmada problem yaşayan bireylerin kendilerini ifade edebilmesi açısından güçlü bir yöntemdir. Dans ve hareket terapisinde amaç; bireyin bedenini ve yaratıcılığını kullanarak zihni ile köprü kurmak ve duyguların ifadesini sağlamaktır. Dans, müzik ve oyun aracılığıyla güvenli bir ortamda içsel kaynaklara ulaşım gerçekleştirmektedir (Sezince ve Kolburan, 2018).
Dans ve hareket terapisinde terapist; bir gözlemci olarak bireyin hareketleri yolu ile kendi iç dünyasını algılamasını, farkındalık kazanmasını, yeni ve daha geniş hareket mekanizmaları geliştirmesine alan tanımaktadır. Bu süreç birey odaklı olabileceği gibi grup odaklı da yürütülmektedir ve özgüven noktasında destekleyici olmaktadır (Çolakoğlu, 2019).
Dans ve hareket terapisi ile birey grup içinde sosyalleşmekte, duygularını ifade etmede sözel olmayan yaratıcı ifadeler geliştirmekte, benliği ve bedeni ile ilgili farkındalık kazanmakta, benlik saygısı artmakta; bedeninin gevşemesi ve kas koordinasyonu ile hareket yeteneğinin gelişimi sağlanmaktadır. Zihin, beden, duygu ve yaratıcılık bütünleşmekte; gevşeme, nefes alma ve imgelem teknikleri ile terapötik süreç zenginleşmekte; aynalama, eşzamanlılık ve vücut empatisinin kullanımı sağlanmaktadır (Sarıkaya ve ark., 2017).
Dans ve hareket terapisi; otizm, şizofreni, kişilik bozuklukları, duygudurum bozuklukları, yeme bozuklukları, anksiyete bozuklukları gibi alanlarda kullanıldığında tedavi sürecini olumlu etkilemektedir. Taciz ve ihmal gibi bireyin kendini ifade etmekte zorlandığı durumlarda, depresyon hallerinde değişime katkı sağladığı belirtilmiştir. Stres yönetimi ile ilgili yapılan bir çalışmada dansın kısa vadede negatif baş etme becerilerini azalttığı, uzun vadede ise sağlıklı baş etme becerilerini geliştirdiği görülmüştür. Aynı zamanda eğitim, doğum, obezite, AIDS, özel eğitime ihtiyacı olan bireyler, yaşlılar ve demans gibi alanlarda da dans ve hareket terapisinden yararlanılmaktadır. Otizm tanılı çocuklarda dans ve hareket terapisinin iletişim becerilerini ve sosyalleşmeyi geliştirdiği görülmüştür. Öğrenme bozukluğu olan çocuklarda vestibüler uyarımın fazla olması ile iyileşme gözlemlendiği belirtilmiştir. Psikotik bozukluğu olan çocukların dans ve hareket terapileri sonrasında motor performanslarında gelişme görülmüştür. Ayrıca istismara maruz kalan çocuklar ile yapılan çalışmalarda bedenlerine dair farkındalıklarının artmasıyla birlikte kişisel alanlarını ve sınırlarını değerlendirmelerinde olumlu sonuçlar elde edilmiştir (Sarıkaya ve ark., 2017).
Özel gereksinimli çocuğu olan ve kronik bel ağrısı olan anneler ile yapılan çalışmada, dans ve hareket terapisi uygulanan grubun ağrı, stres ve günlük yaşam idamesinde daha iyi bir seviyede olduğu sonuçları elde edilmiştir (Mahmat, 2018). Annelerin bel ağrılarının azalmasının yanında yaşamsal ve fiziksel farkındalıklarının arttığı gözlemlenmiştir. Dans ve hareket terapisinin eğlenceli ve motive edici bir yanı olduğu saptanmıştır ve ağrı ile çalışan uzmanlar için yol gösterici olabilmektedir. Aynı zamanda dansın alkol ve madde gibi bağımlılıkların azalmasında önemli rolü bulunmaktadır (Bilge ve Ögce, 2005).
Dansın birey için faydaları fiziksel olarak incelendiğinde akciğer, kalbin ve kasların daha güçlü çalışması, kemik erimesi riskinde azalma, esneklik kazanma ve koordinasyon ile dengenin gelişmesi, istenmeyen kilo alımına karşı enerji tüketiminde artma olduğu sonucuna varılmıştır. Kişisel ve sosyal bağlamda ise psikolojik iyi oluşa katkısının olduğu, özgüven ve özsaygıyı geliştirdiği, sosyal becerilerde iyileşmeye sebep olduğu, sosyal izolasyon ve dışlanma noktasında azalmayı sağladığı görülmüştür. Dans ile birey; fiziksel benliğini hissetmekte, problemlerin analizini yapmakta, problemlerin çözüm yollarına adım atmakta, beden imajı ve benlik saygısının gelişmesiyle birlikte yaşadığı olayları bilişsel olarak kavramaktadır. Dans ve hareketin psikoterapilerde kullanımı ile dansın sağaltıcı etkisi terapötik bir ortamda deneyimlenmekte, duygu ve düşüncelerin beden ile ifadesi sağlanmaktadır. Uzmanlara bu bağlamda eğitim, atölye ve çalışmalar düzenlemeleri önerilebilir.
KAYNAKÇA
Bilge, A. ve Öğce, F. (2008).Dansın Beden ve Ruh Sağlığı Açısından Önemi. Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 1(2), 123-134.
Çolakoğlu, A. B. (2019). Dans ve Hareket Terapisi Alanının Türk Halk Oyunları Bölümleri Bünyesinde Kullanımına İlişkin Bir Öneri, 2. Uluslararası Müzik Araştırmaları Öğrenci Kongresi.
Mahmat, M. (2018). Özel Gereksinimli Çocuğa Sahip Bel Ağrısı Olan Annelerde Dans Terapinin Ağrı ve Fonksiyonel Parametrelere Etkinliğinin Araştırılması. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
Özevin, B. (2006). Oyun, Dans ve Müzik Dersine İlişkin Motivasyon Ölçeği. Ulusal Müzik Eğitimi Sempozyumu Bildirisi, 26, 28.
Sezince, M. ve Kolburan, Ş. G. (2018). 3-6 Yaş Çocuklarda Müzik ve Dans Eğitiminin Motivasyonel, Fiziksel ve Psikolojik Gelişim Açısından İncelenmesi. Aydın İnsan ve Toplum Dergisi, 4(1), 13-32.
Sarıkaya, N. A., Ayhan, C. H. ve Sukut, Ö. (2017). Farklı Gruplarda Dans ve Hareket Terapisinin Kullanımı ve Etkileri, İstanbul Üniversitesi, Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi Ruh Sağlığı ve Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı. G.O.P. Taksim E.A.H. Jaren 3 (Ek sayı): 1-5 Derleme.
Yanık, E. (2010). Dans ve İletişim. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.