Cumartesi, Temmuz 27, 2024

Narsisistik Füzyon Talebi Olarak Haset

-

Aman ha! iyiliğini, güzelliğini, zenginliğini, başarını,
sağlamlığını gösterme; haset edilirse yıkıma uğrar.

Nazar, nesnelerin kendilerine ait güzelliği, ihtişamı, iyiliği sergilemelerine karşılık; tüm bunların haset ve kıskançlık yoluyla yıkıma uğramasını anlatır (Çıblak, 2004). Nesnelerin canlı veya cansız olmalarına göre karşılaştıkları yıkım değişmektedir. Cansız bir nesne; kırılma, yırtılma ile nazarın yıkımı ile karşılaşırken; canlı nesneler için hastalanma, yaralanma ve ölme gerçekleşebileceğine inanılır. Nazar; dikkatlice süzmeyi içeren bakış ile göz vasıtasıyla; yıkıcılığı kapsül olarak içeren, iltifatlarla gizlenebilen, söz vasıtasıyla etki edebilir (Acıpayamlı, 1962).

Nazarda dikkatimi çeken çoğunlukla hayranlık ve aşırı sevgi yoluyla nesneye ulaşmasıdır (Acıpayamlı, 1962).

Bu yazıda nazar kavramından yola çıkarak, haset etmenin ve haset edilme korkusunun narsisistik füzyonun kırılması ile ilişkisini ele almayı amaçlıyorum.

Hayranlık, ideal nesne

Hayranlık, kişinin içsel ideal nesne temsiline ait birkaç kırıntıyı barındıran dış nesneye karşı, yaptığı duygusal bir yatırımdır.

İdeal nesne, benliğin simgesel kayıtla işleyen ben idealindense; benliğin imgesel kayıtı ile işleyen ideal benliğin (Lacan, 1997) libidinal yatırım yaptığı ve benliğin özdeşleşmeye çalıştığı bir dış nesnedir.

Ben ideali, süperego temsillerinin beslediği, kişinin bakım verenlerinin içsel “ideal evlat” nesne temsili ile özdeşleşir (Hanly, 1984). İdeal nesne ve iyi nesneyi ayırmak bu noktada bir açıklama sunabilir: Robert Caper (2008), iyi nesne hem sever hem sevilir, şeklinde belirterek ideal nesnenin kişinin benliğine dahil edilememesinin yarattığı narsisistik yaralanmaya vurgu yaparak ideal nesnenin sevilebilir olmaya müsaade etmeyen yapısını bu çerçevede açıklamıştır.  İyi nesne bu noktada hem kişiye haz veren hem de kişinin nesneye haz verebildiği bir konumdadır. İdeal nesne ise kişinin benliğine yakın olamadığında veya benliğe hiçbir şekilde “besleme” vadetmediğinde nefretle ve yıkımla karşılanır. İdeal nesnenin, benlikten beklediği zulümkar talepler de (Segal, 2002) sevilebilirliğini zedeler.

Britton (1993), kendiliğin sınırlı doğasının keşfini ve tümgüçlülüğün kaybının inkarını, narsisistik kırılma bağlamında ele alır. Narsisistik örgütlenmede özne, birincil nesnesi ile yitirilmiş füzyonunu, ideal nesne ile olan özdeşleşmeleri aracılığı ile sürdürmeye çabalar. Kendilik ve nesnenin birliğine sahip çıkılmasının derin bir ifadesi olan haseti, “nesli tükenmekte olan narsisizmin bir tezahürü olarak” (Britton, 2008) okuyabiliriz.

Kutsal metinlerde haset

Kutsal metinlerde haset, ölümcül, büyük günahlar arasında; birçok günahı doğuran, temel br kaynak biçiminde ele alınmıştır (Hart, 1917).

Kuran’da haset; Allah’ın kullarına bahşettiği nimetleri yıkıma uğratma amacı taşıyan olarak ve bizzat Allah’ın iradesine karşı çıkma olarak görülmüştür (Yurt, 2018). Bu bağlantı ilginçtir çünkü Şeytan’ın, Adem’in yaratılmasındaki pozisyonunu anlatır gibidir. Şeytan, Adem’in yaratılmasıyla narsisistik bir kırılma yaşayarak; kendi ideal benliğinin, Tanrı’nın ben idealinden, evlat idealinden, ruhundan üfürdüğünden, kendine daha yakın olan olarak yarattığından farklı olduğu ile karşılaşır (Britton, 2008).

Şeytanın, narsisistik kırılmasının büyüklenmeci doğasını da göz önünde bulundurursak, kendi ideal ben’i ile Tanrı’nın ben idealini geçişli, iç içe kılmaya çalıştığını ve Adem’in varlığının; Şeytan’ın iyi-ben bütünlüğüne bir engel oluşturduğunu görebiliriz. Burada tehdit kelimesini kullanmıyorum çünkü Şeytan’ın büyüklenmeciliği kendi doğası ile ilişkili olarak görülüyor. Yani Adem’in kendisinden çalabileceği bir şeye karşı hissettiği tehditten çok; Tanrı’nın ona hak ettiğini vermemesi ile ilgili bir kırılma yaşadığını görebiliriz. Şeytan, Adem’in iyiliğini tamamen değersizleştirerek, kendi büyüklenmeci doğasını Tanrı’ya ispat etme çabasına girmiştir.

Böylelikle Tanrı’ya ilk karşı çıkış, haset yoluyla, şiddetli bir narsisistik füzyonun kaybından doğarak; kendisine artık doyum vermeyecek olan, füzyonunun kırılmaya uğradığı birincil nesneye karşı bir nefret ve yıkım olarak başlatılmıştır. İnsanlığın bu kutsal öyküleri ışığında, haset edilen nesneye duyulan örtülü hayranlık ve sevgi; onunla birleşmeye karşı duyulan derin bir füzyon talebi ile anlaşılabilir.

Haset etme

Klein’ın terminolojisinde haset, iyi meme ile olan özdeşleşme sürecinin sürekliliğini kırarak sınır durum bölmeyi engelleyici bir rol üstlenir (Caper, 2008). Haset, iyi nesne ile olan füzyonu engellerken bir yandan da iyi nesneden haz almayı ve iyi nesnenin getirdiklerinin benliğe dahil edilmesini de engeller (Caper, 2008).

Bion (1959), anne bebek birliğine olan saldırının, agresyon ve haset ile motive olduğundan bahseder. Haset, anne bebek birliğinin simbiyotik birliğini kırarak, bebeğin gerçekliğin yarattığı engellenmelerle erken bir dönemde karşılaşarak, ileride kendilik ve nesne “füzyon balonunun”, şiddetli bir patlama ile parçalanmasındansa balona yavaş yavaş sönebileceği bir delik açar.

Ron Britton (2003), Klein’ın ölüm dürtüsünün yıkıcılığının iyi nesne üzerindeki baskısının ifadesi olan haset tanımlamasını “ölüm dürtüsü” kavramını “yıkıcı dürtü” olarak dönüşümleyerek;  haseti, iyi nesne ile olan füzyonu engelleyici bir durum olarak ele almaktan çok kişiliğin içerisine serpilmiş bir etmen olarak ele alır. Bunu yaparak, haseti, özellikle nesneyi idealize edici narsisistik fantezilerin illüzyonu ile açımlar. Britton (2008)’a göre, narsisistik fantezinin yani nesneyi kendi bünyesine dahil etmenin, illüzyonu, haset yoluyla bir “dahil etme” girişimidir.

Haset edilme korkusu, yansıtmalı özdeşim

Gelişimsel olarak benlik, Klein’yen, doğuştan gelen ölüm dürtüsünün baskısıyla bölünür ve ölüm dürtüsünün yansıtıldığı parça, zulmedici olarak dışarıya atılır. Yansıtmalı özdeşimle bebek, dışarıdaki kötü nesneden zulm görmeye dair endişesi ile kötü nesneyi dışarıda tutmaya çalışırken, içeride ideal nesne ile de özdeşleşmeye çalışır (Klein, 1980). Bu, paniğin hâkim olduğu, iyi ve kötünün arasına yüksek duvarların örüldüğü konumda, bebek, yalnızca kötü nesnenin zulmü ile değil, ideal nesnenin de yoğun mükemmeliyetçi taleplerinin zulmü ile karşılaşır (Segal, 2002).

Bion (1959), kötü memenin yalnızca engellenme ve yoksunluk yaratmakla kalmayarak, içsel zarar verici ve zulmedici nesneye dönüştüğünü ve yansıtmalı özdeşim ile sürekli ruhsallık dışına atılması gerektiğini söyler. Kişi böylelikle, yansıtmalı özdeşimle ruhsallığın dışına atılan zulmedici nesne tarafından, kendi içindeki iyiliğin yıkıma uğramasından korkar. İyi ve benin füzyonuna bir darbe indiren haset, artık ben’in iyiliğinin çalınmasına duyulan paranoid bir endişe ile ifade bulur.

Haset böylelikle; kişinin ideal nesneyi arayışını, nesneyle birleşme fantezisini ve ölüm dürtüsünün nesneden tamamen kopmaya, ayrılmaya ilişkin korkusunu birlikte içerir (Penot, 1993).

Zulmedici nesne; içeride iyi olarak korunmaya çalışılan nesne ve kendilik temsillerinin “kökensel bağlarına” saldırarak (Bion, 1959),  hem içeriden dışarıya çıkan haset etme hem de dışarıdan içeriye gelebilecek olan haset edilme korkusunu aynı anda içererek çift yönlü bir dehşet festivaline kapı açar.

Kutsal metinlerdeki figürlere değinerek bitirecek olursam, büyüklenmeciliği kendinden, tabiatından olan Şeytan’ın haset eden; büyüklenmeciliği, tüm güçlü nesneye (Tanrı) bağlı olan Adem’in ise haset edilmekten korkan, kusurlarını örtmek ve gizlemek zorunda kalan olan bir pozisyonda olduklarını söyleyebiliriz.

Kaynakça

Acıpayamlı, O. (1962). Anadoluda Nazarla İlgili Bazı Adet ve İnanmalar. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, 20(1-2), 1-40.

Bion, W. R. (1959). Attacks on linking. International Journal Of Pscyhoanalysis, 40, 308-315

Britton R. (1998). Belief and imagination: Explorations in Psychoanalysis. Routledge

Britten, R. (2003). Sex Death and the Superego. Experiences In Psychoanalysis, Karnac Books.

Britton, R. (2018). He thinks himself impaired: the pathologically envious personality. In Envy And Gratitude Revisited (pp. 124-136). Routledge.

Caper, R. (2008). Envy, narcissism, and the destructive instinct. In Envy and Gratitude Revisited, (ed. Roth, P., Lemma, A.). International Psychoanalytic Association. Karnac.

Çıblak, N. (2004). Halk Kültüründe Nazar, Nazarlık İnancı Ve Bunlara Bağlı Uygulamalar. Türklük Bilimi Araştırmaları, 15, 103-125.

Hanly, C. (1984). Ego ideal and ideal ego. International journal of psycho-analysis, 65, 253-261.

Hart, C. (1916). The Student’s Catholic Doctrine. Burns & Oates & Washbourne Limited, Publishers to the Holy See.

Klein, M. (1980). Envy and gratitude: And other works, 1946-1963. Hogarth Press.

Lacan, J. (1997). The seminar of Jacques Lacan. Book 3: The Psychoses (R. Greg, Trans.) W. W. Norton & Company. (1955-1956).

Segal, H. (2002). Introduction  to the work of Melanie Klein. Karnac Books.

Penot, J. N. (1993). Melanie Klein, Vol. 2: The ego and the good object, 1932-1960. Madison. CT: International University Press.

Yurt, M. (2008).Kuran’da Haset Kavramı. e- Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi, 10(3), 849-872.

Önceki İçerikKohut’a Kısa Bir Giriş
Sonraki İçerikKutsal ve Söz

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son yazılar

Estetikten Öğrenmeye: Ruhsallıkta Boşluğun İzleri

Yüzünü uzak tut biraz Dünya geçiyor olanca görkemiyle Göremiyorum Yüzünü yakın tut biraz Dünya geçiyor olanca görkemiyle Tat alamıyorum -Şükrü Erbaş Her deneyim anlardan oluşur. Nitekim...

Varoluşsal Nasır

“Vahşet gömülmeyi reddeder. Halk arasındaki inanışlar Hikayeleri anlatılana kadar Mezarlarında yatmayı reddeden Hayaletlerle doludur.” Judith Herman, Travma ve İyileşm Bizim kültürümüzde kötü haber tez yayılır,...

Nasıl Görünüyorum?

İnsan nasıl göründüğünü görebilmek için başka gözlere ihtiyaç duyar. Başka gözler, çok uzakta değil, kısa bir göz mesafesinde, yakındadır....

Kendini Arayan Gafil

                        “Kim korkmamıştır otururken kendi kalbinin perdelerinin önünde?Rilke Bu yazı, sözlerini Ahmet Ali Arslan’ın...

Psikanalitik Aile Terapisi

Psikanalizin felsefi alt yapısı kişinin öznelliğinin ve bireysel öyküsünün altını çizer. Ancak psikanalitik kuram kişinin ruhsal gelişimini yakın çevresi,...

Kutsal ve Söz

Aslen sözcükler birer sihirdi. Günümüzde bile söz eski sihir gücünün çoğunu muhafaza etmiştir. İnsan insanı sözle mutlu edebilirken yine...

Narsisistik Füzyon Talebi Olarak Haset

Aman ha! iyiliğini, güzelliğini, zenginliğini, başarını,sağlamlığını gösterme; haset edilirse yıkıma uğrar. Nazar, nesnelerin kendilerine ait güzelliği, ihtişamı, iyiliği sergilemelerine karşılık;...

Kohut’a Kısa Bir Giriş

1913 yılında Viyana’da dünyaya gelen ve psikanaliz serüvenini Chicago Psikanaliz Enstitüsü’nde sürdüren Heinz Kohut, kuramsal farklılıklardan dolayı yollarını ayırana...