Pazartesi
Yas, sevilen kişi ya da nesne kaybından dolayı duyulan keder. Yas, ben’in ben’e yitirilenin ne denli değerli olduğunu sessiz bir çığlık olarak haykırır. Her kayıp da dünyanın ışıltısını biraz daha karartır ve her kayıp tüm geçmiş kayıpları canlandırır (Volkan, 2020). Kayıpla gelen yasın gereksinimidir bu. Kaybın acısı iliklere dek hissedildiğinden her yas sonrası bağlanma ihtiyacımız perçinlenir. Sevilenlere daha sıkı bağlanılır.
Bu yüzden tutulan her yas kişiliği daha da geliştirir.
Bu yüzden acı çekmemiş biriyle yapılan her sohbet gevezeliktir (Cioran, 2019).
Salı
Sevilen bir kişi kaybında kişinin benlik bütünlüğü hasar alır, kişi ruhsal olarak yara alır. Dışa dönük/sevilen kişiye yönelik olan sevgi enerjisi bu süreçte kişinin kendisine yönelir ve hasar almış olan kendiliği onarmaya başlar. Sevginin iyileştiriciliği buradan gelir. Kişinin uzanıp kendi yanaklarından öpmesi (Uyar, 2014) gibi.
Yas ne zaman tamamlanır? Kişi yeniden bir başkasını sevmeye başladığında. Çünkü bu demektir ki sevgi enerjisi hasar almış olan kendiliği onarmış ve yeniden dışa/sevilen bir kişiye yönelmiştir.
Çarşamba
Yas tutamayanlar, yitirilenin bıraktığı acıya katlanmaya tahammül edemediklerinden yitirilenden kopamazlar. Yitirilen yitirilmemiştir. Yitirilen ideal bir kişi olarak iç dünyada, zihinde yaşamaya devam eder. Kişilerin geleceğe dair ilgisi kaybolmuştur artık, sürekli geçmiş üzerine düşünülür, bu kişilerin bu yüzden her konuşmalarında keşke’leri olur.
Ölüme benzer acıya tahammül edemeyenler,
doğuma benzer yeniden yaşama katılamazlar.
Perşembe
Ayrılığın acısı ile “onun ayrılığın acısı” aynı şeyler değildir. “Onun ayrılığın acısı” onu gösterdiği için kişi ondan kopmamak adına onu ve acısını kendisiyle birlikte taşır. Aşkımız bitmiş olabilir, ama unutma ayrılığımız devam ediyor (Kömürcü, 2020) diye düşünür: Kişi onu unutmamak için kendini sabote eder.
“Onun ayrılığın acısı”, “ayrılığın acısına” dönüşmeden yas tamamlanamaz.
Cuma
“Onun ayrılığın acısı” nasıl “ayrılığın acısına” dönüşür?
Birini unutmaya çalışmak diye bir şey olamaz, çünkü ne yapılırsa yapılsın unutmak için yapılan her şey onun için olduğundan yapılan her şey onu yeniden çoğaltır. Bu yüzden birini unutmaya çalışmanın en iyi yolu unutmaya çalışmak değil, unutmaya çalışmamaktır.
Unutmamaya çalışmak değil ama
unutmaya çalışmamak.
Cumartesi
Kayıp sonrası kaybedilen üzerine ısrarla düşünülmesi, kaybı, kaybedilmemiş gibi hissettirmeye sebebiyet verir. Bırakmanın acısındansa yanında tutmanın yanılsamasına tutunulur. “Sanki” kişi, o kaybettiği sevilen üzerine düşünmeyi bırakırsa onu tamamen kaybedecekmiş gibi hisseder. Onu kaybetmemek için de onun üzerine düşünür de düşünür. Düşünmek onu içinde tutmaktır zira: anıları, birliktelikleri, yaşanmışlıkları… Oysaki gerçek neyse odur. Düşüncelerin gerçekle hiçbir ilişkisi yoktur. Düşünceler er ya da geç gerçeğe toslar: Kişi onu çoktan kaybetmiştir zaten. Acı ne zaman başlar? Kişinin, gerçeğin düşüncelerimizle hiç mi hiç alakası olmadığını idrak ettiği zaman acı başlar.
Acının başlaması iyidir de
zira acı başlamışsa bitecektir de.
Pazar
Sargı, yarayı saklar ama daha ziyade gösterir. Yaradan iz artakalır çünkü her acı bir tanık ister. Tanık bulmamış bir acı tamamlanamaz. Bu yüzdendir ki yas birlikte tutulur.
Hadi şimdi yaslan bana.
Kaynakça
Cioran, E.M. (2019). Yeni Tanrılar. (M. Erşen, Çev.). Redingot Kitap Yayınları.
Kömürcü, S. (2020) Kendinin Ağacı. 1.Baskı, Everest Yayınları.
Uyar, T. (2014) Büyük Saat. 17.Baskı, Yapı Kredi Yayınları.
Volkan, V. (2020) Kayıptan Sonra Yaşam. 5. Baskı, Pusula Yayınevi.