Sonradanlık, psikanalitik çalışmalar için oldukça önemli bir kavram: Sonradanlıkla sonradan, yeniden anlamlandırmak, yeniden hikâyelendirmek, yeniden oluşturmak. “Sonradan yeniden oluşturmak” aslında psikanalitik çalışmaların yapıtaşı. Psikanalitik çalışmalarda, psikanalitik psikoterapide veya psikanalizde örneğin, sonradan hikâyemizi yeniden terapistimize veya analistimize anlatarak hikâyemizi yeniden kurarız, ki bu sonradanlıkla mümkündür. Bazen hiç olmayan bir hikâyeyi yazarız, daha önce bu hikâyenin kelimeleri olmayabilir, bu hikâye sözlere dökülmemiş olabilir, sözsüz iletişimde ve atmosferde onun bazı parçaları bulunmuş olabilir. Farklı şekilde yazılmış bir hikâyeyi dönüştürürüz ve yeniden yazarız. Bazı harfleri değiştiririz, bazı kelimeleri değiştiririz. Kırmızıları mavi yapabiliriz; beyazları gri, siyahları yeşille değiştirebiliriz. Hüznü merak, mutluluğu yanılsamayla değiştirebiliriz. İnkârı acı, nötrlüğü kayıp, boşluğu arayışla değiştirebiliriz. Yeni edindiğimiz bilgilerle, sonradan edindiğimiz bakma yöntemleriyle baktığımızda, dönüştürdüğümüz kulaklarımızla duyduğumuzda farklı görebiliriz, farklı duyabiliriz, değişik bir açıdan “sonradanlık”la sonradan tekrar yazarız. Fark etmediklerimizi fark edebiliriz. Eski deneyimler yeni farkındalıklarla ele alınır ve yeni anlamlar üretilir. Parçalarına ayrılmış, tuzla buz olmuş bir anlatıyı toparlayıp bütünleştirebiliriz; sıralı, düzenli, bütünlüklü bir hâle getirebiliriz.
Sonradanlık, ilk olarak Freud’un 1890’larda yazılan metinlerinde Almanca “nachträglichkeit” (Freud, 1895) olarak geçmektedir, daha sonra Lacan (1953) Fransızca metinlerinde “apres-coup” olarak bahseder, İngilizceye sıklıkla “afterwardness” olarak çevrilir (Laplanche and ve Pontalis, 1973). Freud, “sonradanlık”ı ilk olarak çocuklukta cinsel bakımdan yüklü deneyimlerin ergenlikte edinilen yeni anlamlarla birlikte travmatik bir etki yarattığını belirtmek için kullanmıştır, ancak daha sonra kavramın kullanımı “sonradan etki”ye dair bütün deneyimleri içerecek şekilde oldukça genişlemiştir. Sonradanlık, bir deneyimin geriye dönük anlaşılmasına yönelik hem yapıcı hem yıkıcı unsurları içerebilir (Goldin, 2016).
Psikanalitik bir çalışmada içinde büyüdüğüm çevreye, aileme, kendime, ötekilere ve geçmiş deneyimlerime yeniden bakmam mümkün olur, hikâyemi sonradan edindiğim bakma ve duyma kapasitemle dönüştürerek yeniden algılama imkânına sahip olurum. Fark etmediğim ama beni etkilemiş olan ruhsal acıları hikâyeme dahil etmek güncelde yaşadığım ruhsal deneyimlerime ışık tutabilir. Green’e (2002) göre “bir şeyin meydana geldiği an, anlam edindiği an değildir, bu da şunu gösterir, psikanalitik düşüncede anlam, dolaysız deneyimden çok o deneyimin geriye dönük yorumuyla bağlantılıdır” (Skale, 2015 içinde). Faimberg’e (2005) göre “sonradanlık”, analitik seansın şimdiki zamanı içinde geçmiş bir deneyime geriye dönük olarak anlam ve önem atfetmektir.
Bir örnekte kişi; ailesinin kendi küçüklüğü boyunca çok mutlu, neşeli, sağlıklı olduğu ve her şeyin yolunda gittiği izlenimine sahip. Sonradan, iç dünyasındaki bazı tutarsızlıkları takip ederek, merakla izleyerek, şimdiden geriye dönüp hikâyesini adım adım izlediğinde, hikâyenin kahramanlarıyla sonradan, onların büyümüş hâliyle yeniden konuştuğunda, annesiyle, babasıyla, anneannesiyle ve ablasıyla, aslında geçmişin biraz daha farklı olduğuna, iç dünyasındaki tutarsızlık sezisinin kelimelere dökülmüş gerçekliğine ulaşıyor ve aslında ailesinin küçükken ona sundukları kadar mutlu, neşeli, sağlıklı, her şeyin yolunda ilerlediği bir durumda olmadığıyla yüzleşiyor. O etkilenmesin diye ona farklı şekilde sunulmuş bir gerçekliğin içinde olduğunu, aslında ailesinin oldukça mutsuz ve sıkıntılı bir dönemden geçtiğini bilinçli ve sözel düzeyde de algılıyor. Dolayısıyla bu, hikâyesini yeniden oluşturmasına neden oluyor. “Ben küçükken her şey çok yolundaydı, sonra bir kırılma oldu ve ailem dağıldı, nasıl ve neden dağıldıklarını bilmiyorum.” yerine yeni, sonradanlıkla bir hikâye yazılıyor: “Ailem neredeyse doğumumdan itibaren sıkıntılı bir süreçten geçiyordu ve ben küçük olduğum için -belki erkek de olduğum için beni biraz kayırarak ablama göstermedikleri bir özenle- beni mutlu etmek adına gerçekliği, sorunlarını ve sıkıntılarını büyük bir dikkatle sakladılar. Bu gizlilik ve bana sunulan farklı bir dünya algısı, ilerleyen dönemde benim sorunların kaynağını anlamamı zorlaştırdı. Hatta ailemin dışındaki dünyayı anlarken de benim bir şeyleri şeffaf ve net bir şekilde algılamamı engelledi.”
Deneyimlerin şimdiki zamanda geriye dönük analizi; kişinin kendisini kişisel tarihinde tekrar konumlandırmasını sağlayabilir, sonradanlıkla. Farkındalıklar, algılanan gerçekliği dönüştürerek kişisel hikâyenin yeniden bir bütünlük içinde kurgulanmasını mümkün kılar.
Referanslar
Breuer, J. & Freud, S. (1995). Studies On Hysteria. İçinde J. Strachey (Ed. ve Çev.), The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud. Hogarth Press, 2, 1-335. (Orijinal eserin yayın tarihi 1985).
Faimberg, H. (2005). Après‐coup. The International Journal of Psychoanalysis, 86(1), 1-13.
Goldin, D. (2016). Nachtraglichkeit revisited. Psychoanalytic Inquiry, 36(5), 408-419.
Green, A. (2002). Time In Psychoanalysis. Some Contradictory Aspects. Free Association Books.
Lacan J (1977). The function and field of speech and language in psychoanalysis. İçinde (A, Sheridan, Çev.), Écrits: A selection. Tavistock. (Orijinal eserin yayın tarihi 1953).
Laplanche, J., & Pontalis, J-B. (1973). The Language of Psycho-Analysis. Norton.
Skale, E. (2015). Zaman ve Kurmaca Çerçeve ve Süreç. Psikanaliz Yazıları, 30, 125-138.