Perşembe, Kasım 21, 2024

Sandor Ferenczi – Ernest Jones Mektuplaşması

-

Çevirenler: Anjelika Hüseyinzade Şimşek ve Faruk Gütmen

2F

Dr. Ferenzci Sándor
Budapeşte, 14 Kasım 1911

Kıymetli Dostum,

Her birimiz dile ait yeterliliğimizi dikkate almak zorundayız, her şey olduğu gibi kalabilir: sen bana İngilizce yazabilirsin ve ben de sana Almanca yazacağım. Bir sürü kavramla beni yine oldukça şaşırttın ki bunun için sana çok teşekkür ederim; tüm bunlar, bu kadar çok miktarda1 ve bu kadar niteliksel değerde çalışma üreten durmak nedir bilmeyen azmine hayran kalmama vesile oldu.

Diğer yazdığın şeyler de ziyadesiyle memnuniyet verici. Freud, bana göre, kişisel bir kompleksin payı olduğu varsayımında haklı olabilir. Her durumda, bu girişimde bulunmalı ve daha fazla tereddüt etmemelisin. Umarım başarınız Freud’u haklı çıkarır.

Lenfanjitim eve dönüş yolculuğumu müşkül bir hale getirdi çünkü kaygısız bir şekilde uyumayı başaramadım. Neyse ki dört günlük yatak istirahatı her şeyi yoluna koydu.

-Şimdi, makbul bir şekilde yanıt veremeyeceğim sorularını2 gözden geçirelim.

1.) Büyük dozlarda alkolün bütün zihinsel faaliyeti ve dolayısıyla libidoyu da uyuşturduğuna şüphe yoktur; aşırı sarhoş kişilerin bütün uzuvları felce uğramıştır, muhtemelen “gerçekte iktidarsızlardır.” Daha küçük dozlar yalnızca ruhsal inhibisyonların duyum yitimine neden olur: kişinin “devinimli” ve “keyifli” kalması. Biraz daha büyük dozlar etik sansürü felce uğratır ve yüceltmeyi yok eder. (Eşcinsellik ve diğer tüm sapkınlıklar yüceltilmemiş bir biçimde tezahür eder; eşcinsellik çok dikkat çeker çünkü büyük oranda yüceltmeye uğrar.) Kronik alkolizm, süblimasyonlara, bireysel zehirlenme ataklarından daha uzun süren kronik3 hasarlara yol açar. “Alkol iktidarsızlığı,” cinsel bileşenlerin sentezini bozan ve genital bölgeyi baskınlığından yoksun bırakan münferit sapkınlıkların (eşcinsellik, oral ve anal erotizm sadizm, vb.) ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Bleuler4 yoksunluk5 konusunda bana karşı saldırıya geçmeyi planladığı için bu şeyler hakkında yazmak zorunda kalabilirim.

C:\Users\LENOVO\Desktop\WhatsApp Image 2021-06-05 at 23.05.06.jpeg


2.) Kıskançlık her zaman “ayrıcalıklı olmanın mutlak gerekliliğidir.” Bu her zaman biliniyordu. Bunu şimdiye kadar fark etmemiştim |: ebeveynlerin “iki kişilik” uyumluluğunu : | insan eş zamanlı olarak en az iki kişi6 tarafından sevilmeyi sever; hatta insan birbirini sevmek isteyen iki kişinin arasındaki engeli ortadan kaldırmak ve her ikisinin de sevgisini sürdürmek ister. Yani, kişi, (c) üçgenin bir ucunda, a ve b’yi eş zamanlı olarak uzak tutarken sevebileceği bir üçgen ilişki içinde yaşamayı sever. Anne ve babanın çocuksu durumu evli bir kadınla kıskanç bir ilişkiye benzer ki bu nokta aynı zamanda boynuzlanan kocanın empati kurduğu yerdir. İkinci bileşen (eşcinsellik) genellikle bastırıldığından, eşcinsellik kıskançlık olarak yansıtılırken telafi yoluyla kadına duyulan sevginin abartılması gerekir.

Koca (b) bile bundan oldukça memnundur çünkü o da konumundan çocuksu durumu bilinçdışı ve regresif bir şekilde yeniden yaşayabilir.

Kadınlar, kıskançlığa yol açacak şekilde başka bir erkekle flört ederek, ölmekte olan bir aşkın yeniden alev alacağını iyi bilirler. Başkalarının ona aşık olduğunu gördüğümüzde kadının bizim için değerini yeniden kazanmasına yönelik açıklama7 bir akılcılaştırmadır. Bir tek Oidipus öbeklenmesi aslında konuyu aydınlatmaktadır. Karısının “beyefendi arkadaşı” söz konusu olduğunda kocalar “kördür.” Neden? Çünkü bu üç kişilik ilişkiden memnunlardır ve durumu değiştirmek istemezler.

3.) “Zulmedici mani”ye gelince; bu konuda Jahrbuch’ta yazılanlardan fazlasını bilmiyorum.

4.) Ambiseksüel evre veya dönem, ambiseksüellik için elverişli olabilir.

5.) Elbette terleme korkusu her zaman eşcinsellik anlamına gelmez. Bunu tüm eşcinsellerde gördüm.

6.) Kadınlara duyulan hayranlık, dürtünün bastırılmasının8 sonucu olabilir ve bu nedenle gerçek olabilir ama aynı zamanda bir tür sahte ve aşırı erotomani de olabilir – bu eşcinsellik için bir örtüdür. Amerika Birleşik Devletleri’nde hüküm süren kültürel iklim, 1.) heteroseksüelliği bastırarak (dolayısıyla: kadınlara hayranlık), 2.) eşcinselliği (genellikle iyi yüceltilmiş) destekliyor (spor, yakın arkadaşlıklar, siyaset, çalışma ekipleri).

Eşcinselliğin ihlaline karşı korunmak için, kadınlara daha da abartılı bir şekilde tapılır ve hayran olunur.

Sorularına yanıt olarak söyleyebileceklerim bu kadar. Gördüğün gibi işler9 hala tamamlanmış değil.

İçtenlikle,
Ferenczi

Not: Kıskançlık aşağıdaki olasılıklara sahip olabilir:

I+II tipik durumlar (Mann= Erkek, Frau=Kadın)


1Orijinaldeki “böyle nitelik” bu şekilde düzeltildi.
2 Sorular muhtemelen Jones’un aklına, Ferenczi’ninJahrbuch’ta(3: 101–119) yayınlanan “Über die Rolle der Homosexualität in der Pathogenese der Paranoia” adlı makalesini okurken gelmiş ve Jones tarafından “Paranoya Patogenezinde Eşcinselliğin Oynadığı Rol Üzerine” başlığıyla çevrilmiştir (Ferenczi, 1911[80]).
3 Orijinaldeki “kalıcı” bu şekilde düzeltildi.
4 Eugen Bleuler (1857–1939), 1898’den 1926’ya kadar Zürih üniversitesinde Psikiyatri Profesörü ve “Burghölzli” psikiyatri kliniğinin direktörüydü. Freud ile birlikte Jahrbuch für psychanalytische und Psychopathologische Forschungen’i (Psikanalitik Ve Psikopatolojik Araştırmaları Yıllığı) yayınladı. Lehrbuch der Psychiatrie (Psikiyatri Ders Kitabı) bu güne kadar geçerliliğini korumaktadır (Bleuler, 1916).
5 Bleuler, Burghölzi’de kendisinden önceki August Forel gibi, alkol karşıtı hareketin önde gelen isimlerinden biriydi. Ferenczi, “Über die Rolle der Homosexualität in der Pathogenese der Paranoia” (“Paranoya Patogenezinde Eşcinselliğin Oynadığı Rol Üzerine”) başlıklı makalesinde bir dipnotta (Ferenczi, 1911 [80]), “Ölçülülük Reformcularının tek taraflı kışkırtması, vakaların büyük çoğunluğunda alkolizmin nevrozların nedeni değil, bir sonucu ve bir felaket olduğu gerçeğini örtmeye çalışır” şeklinde karşı çıktı (Ferenczi, 1916 [186], s. 163). Ferenczi’nin makalesine yanıt olarak Bleuler’in polemiği Jahrbuch, 3: 848-852’de (Bleuler, 1911) “Alkohol und Neurosen (Alkol ve Nevroz)” olarak yayımlandı, akabinde Ferenczi’nin yanıtı “Alkohol und Neurosen. Antwort auf eine Kritik des Herrn Profesör E. Bleuler” (Alkol ve nevroz. Prof. Eugen Bleuler’in eleştirilerine bir yanıt) (Jahrbuch, 3: 853–857) (Ferenczi, 1911[81]) olarak yayınlandı.
6Orijinaldeki “birkaç” bu şekilde düzeltildi.
7Orijinaldeki “fikir” bu şekilde düzeltildi.
8 Orijinaldeki “dürtü” bu şekilde düzeltildi.
9 Orijinalde çözümlenmesi zor.

Bu metin Sandor Ferenczi-Ernest Jones, Letters 1911-1933. The History of Psychoanalysis Series. Karnac. yayınından alınmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son yazılar

Estetikten Öğrenmeye: Ruhsallıkta Boşluğun İzleri

Yüzünü uzak tut biraz Dünya geçiyor olanca görkemiyle Göremiyorum Yüzünü yakın tut biraz Dünya geçiyor olanca görkemiyle Tat alamıyorum -Şükrü Erbaş Her deneyim anlardan oluşur. Nitekim...

Varoluşsal Nasır

“Vahşet gömülmeyi reddeder. Halk arasındaki inanışlar Hikayeleri anlatılana kadar Mezarlarında yatmayı reddeden Hayaletlerle doludur.” Judith Herman, Travma ve İyileşm Bizim kültürümüzde kötü haber tez yayılır,...

Nasıl Görünüyorum?

İnsan nasıl göründüğünü görebilmek için başka gözlere ihtiyaç duyar. Başka gözler, çok uzakta değil, kısa bir göz mesafesinde, yakındadır....

Kendini Arayan Gafil

                        “Kim korkmamıştır otururken kendi kalbinin perdelerinin önünde?Rilke Bu yazı, sözlerini Ahmet Ali Arslan’ın...

Psikanalitik Aile Terapisi

Psikanalizin felsefi alt yapısı kişinin öznelliğinin ve bireysel öyküsünün altını çizer. Ancak psikanalitik kuram kişinin ruhsal gelişimini yakın çevresi,...

Kutsal ve Söz

Aslen sözcükler birer sihirdi. Günümüzde bile söz eski sihir gücünün çoğunu muhafaza etmiştir. İnsan insanı sözle mutlu edebilirken yine...

Narsisistik Füzyon Talebi Olarak Haset

Aman ha! iyiliğini, güzelliğini, zenginliğini, başarını,sağlamlığını gösterme; haset edilirse yıkıma uğrar. Nazar, nesnelerin kendilerine ait güzelliği, ihtişamı, iyiliği sergilemelerine karşılık;...

Kohut’a Kısa Bir Giriş

1913 yılında Viyana’da dünyaya gelen ve psikanaliz serüvenini Chicago Psikanaliz Enstitüsü’nde sürdüren Heinz Kohut, kuramsal farklılıklardan dolayı yollarını ayırana...